Ferasetle ve basiretle bakan herkes, Mehdiyetin Kuran’ın tamamında yer alan bir konu olduğunu açıkça görür.
Allah Kuran’da İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağını müjdelemiştir. İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda Müslümanların manevi lideri, başlarında bulunan önderi Hz. Mehdi (as) olacaktır. İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasının Hz. Mehdi (as) vesilesiyle, bu yüzyılda olacağı hadislerde açıklanmıştır. Dolayısıyla İslam ahlakının hakimiyetini anlatan her ayet, Mehdiyeti anlatır.
“Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir…” (Nur Suresi, 55)
“… Onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık.” (Yunus Suresi, 13-14)
Rabbimiz Müslümanlara bir söz vermiştir. Ve Allah, Kuran’ın pek çok ayetinde “Allah’ın sözünden asla dönmeyen olduğunu” haber vermiştir. Öyleyse Allah’ın bu ayetteki sözü de kesin olarak gerçekleşecektir. Gerçekten samimi iman ahlakı yaşandığı takdirde, Allah inananları yeryüzünün hakimi kılacaktır. İslam ahlakı tüm dünyaya yayılacak, dünyadaki korku ortamı ortadan kalkacak; yerine güven, huzur, sevinç dolu günler gelecektir. Savaşlar, katliamlar, terör ve anarşi son bulacak; haklarına tecavüz edilen, zulme uğrayan mazlum insanlar kurtuluş bulacaklardır.
Allah bu vaadini açıklarken, “sizden öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa” diye bildirmiştir. Ve Kuran’da bizden önceki dönemlerde dünyaya hükmetmiş, hakim olmuş bu kimselerin Hz. Süleyman (as) ve Hz. Zulkarnenyn (as) olduğu haber verilmiştir. Peygamberimiz (sav) de, Kuran’da yer alan bu vaade göre, Hz. Süleyman (as) ve Hz. Zulkarnenyn (as) gibi dünyaya İslam ahlakını hakim kılacak üçüncü şahsın Hz. Mehdi (as) olduğunu haber vermiştir:
“Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.” (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiy-il Muntazar, s.29)
“Tüm olarak yeryüzünün meliki dört tanedir. Onların ikisi: Zülkarneyn ve Süleyman müminlerden, diğer ikisi, Nemrud ve Buhtunnasr kafirlerdendir. Yere beşinci olarak ehli beytimden biri sahip olacak. Yani Mehdi.” (Mektubat-ı Rabbani, 2/1163)
İnşaAllah Rabbimiz vadetmiştir; vadettiği için mutlaka gerçekleşecektir: Allah’ın izniyle Hz. Mehdi (as) İslam ahlakını tüm dünyada yerleşik kılacak, tüm inananlar birlik olacak, dünyada kardeşlik, huzur ve barış anlayışı tam anlamıyla tesis edilecektir.
Andolsun, Biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)
Kuran, Allah’ın asla değişmeyecek, kesin sözünü bildiren hak kitaptır. Ve Allah “samimi iman eden Müslümanları mutlaka dünya hakimi kılacağını, İslam ahlakının dünyanın her yerine yayılacağını” vadetmiştir. Allah’ın bu sözü, Kuran’dan önceki hak kitaplarda da bildirilmiştir kesin bir vaattir.
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)
Allah inanan kullarını Kendi Katından “bir yardım” ve “bir fetih” ile müjdelemiştir. “Fetih, hakimiyet”tir. Öyleyse Allah’ın bu yardımı ve bu fetih mutlaka gerçek olacaktır. Manevi bir fetih gerçekleşecek ve insanlar imana yöneleceklerdir. Rabbimiz bu yardım ve fetih sonucunda dünyadaki insanların “dalga dalga”, yani “çok büyük kitleler halinde” “hak din olan İslam’a döneceklerini” ve “İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olacağını” müjdelemiştir.
“Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’tan ‘yardım ve zafer (nusret)’ ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele”. (Saff Suresi, 13)
Rabbimiz Müslümanları çok sevinecekleri büyük bir nimet ile müjdelediğini haber vermektedir: “Allah’ın yardımı, zafer ve yakın bir fetih”. Bu fetih, manevi bir fetihtir. Müslümanların özlemle bekledikleri Allah’ın vaadi gerçek olacak, Allah’ın yardımıyla tüm dünya hidayet bulacaktır. Allah, dünyanın dört bir yanında ezilen, zulme uğrayan, baskı altında tutulan, dinlerini yaşamaları engellenen Müslümanlara kesin olarak yardımını ulaştıracağını vadetmiştir. Allah onlara zafer ve fetih vereceğini; yani “onları üstün kılacağını” bildirmiştir. “İslam ahlakı tüm dünyaya hakim olacak, Müslümanlar Allah’ın yardımı, zafer ve fetih ile galip geleceklerdir”.
“Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.” (Saffat Suresi, 171-173)
Ahir zaman, dünyanın en şiddetli şekilde bozulmaya uğradığı bir dönemdir. İnsanların vicdanen, ahlaken en çok yozlaştığı, dünyada savaş ve kargaşa ortamının, katliam ve cinayetlerin en üst seviyelere ulaştığı yıllardır. İşte bu manzara karşısında pek çok insan, barıştan, sevgi, şefkat ve hoşgörünün yeniden yeryüzüne hakim olmasından tümüyle umudunu kesmiştir. Oysa ki Allah vadetmiştir. Kullarına söz vermiştir. “Muhakkak nusret bulacaksınız”diye bildirmiştir. “Allah’ın yardımı muhakkak gerçekleşecek ve güzel ahlak, sevgi, barış mutlaka dünyaya hakim olacaktır”. Çünkü Allah doğru yolda olan kullarına “zafer vadetmiştir”. Ve Allah ayetin devamındaki “hiç şüphesiz” sözleriyle, bu vaadinde hiçbir şüpheye yer olmadığını da bildirmiştir. Bu zafer ve galibiyet kesindir. Allah, sonunda “üstün gelecek olan tarafın” inkar edenler değil, inşaAllah “Allah taraftarları olduğunu” müjdelemiştir.
“Allah, yazmıştır: “Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.” (Mücadele Suresi, 21)
Allah’tan başka bir kuvvet ve güç yoktur. Dünyadaki tüm olaylara, tüm insanlara hükmeden Allah’tır. Allah “Ben galip geleceğim” demiştir. Allah’ın sözünü değiştirebilecek başka hiçbir güç yoktur. Allah, bu galibiyet ve hakimiyete elçilerini vesile edeceğini bildirmiştir. İçerisinde bulunduğumuz ahir zamanda ise, Allah’ın, “Hadi” ismini tecelli ettirerek insanları hidayete yöneltmekle görevlendirdiği, “Hatem-ül veli” kıldığı kişi ise Hz. Mehdi (as)’dır. Hz. Mehdi (as) Allah’ın elçisi olarak tüm inkarcı düşünce ve sistemlere karşı fikren galip gelecek, dünyaya İslam’ı Kuran ahlakını, sevgi ve barışı hakim edecektir.
“Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir.” (İbrahim Suresi, 47)
Bazı insanlar dünyadaki kargaşanın bir türlü son bulmayıp giderek şiddetlenmesinden dolayı ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Allah’a, Kuran’a iman ettiklerini söyledikleri halde, Allah’ın vaatlerini unutmakta ve kurtuluşun hiç gerçekleşmeyeceğine inanmaktadırlar. İşte Rabbimiz gaflete kapılan bu insanları uyarmaktadır. “Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma”sözüyle Allah, vaadinin kesin olduğunu bildirmektedir. “İslam ahlakı galip gelecek, tüm dünyaya fikren hakim olacaktır”. Dünyadaki bozulma son bulacak, yeryüzü Kuran ahlakının en mükemmel şekilde yaşandığı bir güzellik yurduna dönüşecektir. Ve Allah elçilerini de buna vesile kılacaktır.
“Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.” (Saff Suresi, 9)
“Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.” (Fetih Suresi, 28)
Dünyada hüküm süren batıl ve sapkın inanışlar ne kadar yaygın olarak kabullenilmiş olsa da, Allah bunların mutlaka son bulacağını müjdelemiştir. Tahrif olmuş, bozulmaya uğramış eski hak dinler; Darwinizm, materyalizm, ateizm gibi sapkın ideolojiler; Allah’a şirk koşan, hurafe ve bağnaz düşüncelerle dini değiştirmeyi esas alan tüm batıl düşünceler ortadan kalkacaktır. Gerçek İslam ahlakı tüm bu sapkın fikirlere karşı üstün ve galip gelecektir. Sonunda dünyaya hakim olan Kuran ahlakı ve samimi iman olacaktır.
“Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.” (Tevbe Suresi, 33)
Gerçek İslam ahlakının dünyaya hakim olmasının en büyük engellerinden biri de “yobazlık”tır. Dini, Kuran’da anlatılan ve Peygamberimiz (sav)’in tebliğ ettiği şeklinden değiştirerek kendi sapkın inançlarına uydurmaya çalışan yobaz anlayış, “gerçek Kuran ahlakı”nın anlatılmasına, sevilip benimsenmesine ve dünya çapında yayılmasına karşı çok ciddi bir mücadele vermektedir. Ancak Allah, bu zorlu mücadelenin, gerçek Kuran ahlakının zaferi ve dünya hakimiyetiyle sonuçlanacağını bildirmiştir. Dünyadaki Allah’a şirk koşan tüm sapkın inançların var güçleriyle karşı koymasına rağmen, Allah’ın vaadi geçekleşecek, İslam ahlakı, bütün sapkın inançlara, ideoloji ve fikirlere manen üstün gelip hakim olacaktır.
“Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır). Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti.” (İbrahim Suresi, 14-15)
Allah “arza, yani dünyaya” “sizi yerleştireceğiz” buyurmaktadır. Allah bunun, Kendisi’nden çok korkup sakınan kullarına, Katından bir lütuf, nimet ve müjde olduğunu belirtmektedir. Günümüzde dünyanın dört bir yanında inananlar Allah’tan yardım dilemekte, yaşadıkları zorluk ve sıkıntılardan kendilerini koruyup kurtarması için Allah’a yalvarmaktadırlar. Zulmedenlerin hükümranının son bulmasını Allah’tan istemektedirler. İşte Rabbimiz ayette, insanların istediği bu manevi fethin gerçekleşeceğini; zulmedenlerin hakimiyetinin ve eziyetlerinin muhakkak sona ereceğini müjdelemektedir. Sonunda dünyada galip gelip hakim olacak olan, mutlaka İslam ahlakıdır.
“Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız bizim üzerimize bir haktır.” (Yunus Suresi, 103)
Zorluklar, sıkıntılar, dünyadaki çatışma ve kargaşa ortamı, Allah’ın, insanların denenmesi için yarattığı özel durumlardır. Allah bu zorluklarla karşılaştıklarında, Kendisi’ne gönülden iman eden samimi kulları için mutlaka kurtuluş vadetmiştir. Bu Allah’ın kesin bir adetullahıdır. Tarih boyunca tüm elçiler, tüm Müslümanlar bu zorlukla sınanmış, ancak sonunda mutlaka Allah’ın yardımıyla karşılık bulmuşlardır. İşte ahir zamanda da Allah’ın bu adetullahı aynı şekilde tecelli edecektir. Allah elçilerini ve gerçek inananları mutlaka kurtaracak, galip ve üstün kılacaktır. Rabbimiz bu yardımın, kesin ve hak bir vaat olduğunu bildirmiştir.
“… Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.” (Fetih Suresi, 27)
“… Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” (Rad Suresi, 42)
“De ki: “Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz.” (Taha Suresi, 135)
Allah ayetlerde çok önemli bir gerçeği hatırlatmaktadır: “Allah insanların bilmediklerini bilendir”. Bu gerçeği düşünmeyen kimi insanlar dünyayı, olayları, insanları, meydana gelecek olası gelişmeleri sadece kendi gördükleri, duydukları ve bildikleriyle değerlendirmektedirler. Ve dünyanın şu anki haline baktıklarında da, pek çok insan, böyle biz yozlaşma ve bozulmanın, tam zıttı bir düzelmeye dönüşmesinin mümkün olamayacağını düşünmektedirler. Oysa ki işte bu, Allah’ın yarattığı imtihanın bir sırrıdır. Allah insanların bilmediklerini bilendir. Gelecekte olacakları bilen de yalnızca Rabbimiz’dir. Ve Allah bu dünyanın sonunun yozlaşma ve bozulma değil, Altın Çağ şeklinde bir güzellik, barış, mutluluk, refah sevinç ortamı olduğunu belirtmiştir. Allah bu dünyanın, müminlerin zaferi ve manevi hakimiyetiyle, İslam ahlakının hüküm sürmesiyle sonuçlanacağını vadetmiştir. Allah, bu gerçeğe ihtimal vermeyen ya da inanmayan insanların da bu güzel sona şahit olacaklarını hatırlatmıştır.
“Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (Şuara Suresi, 227)
Dünyadaki zulmün ve zulüm sahiplerinin hakimiyeti, bu hakimiyetin hiç sarsılmayacak gibi güçlü olması insanları yanıltmamalıdır. Rabbimiz bu zulüm hükümranlığının, mutlaka “yıkılmak üzere yaratıldığını” haber vermiştir. Zulmetmekte olanlar mutlaka Allah’ın azabıyla karşılık bulacak ve samimi iman edenler mutlaka bu kimselere üstün geleceklerdir. Allah, “samimi iman ettikleri, salip amellerde bulundukları ve Allah’ı çokça zikrettikleri”takdirde, bu zulmün ardından Müslümanlara mutlaka “kesin bir zafer”vereceğini vadetmiştir. Ve Allah ayette bu zaferin “pek yakın” olduğunu da bildirmiştir.
“Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” (Enbiya Suresi, 18)
“Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak) kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” (Yunus Suresi, 82)
Allah dünya hayatında imtihanın bir gereği olarak tüm zıtlıkları bir arada yaratmıştır. Rabbimiz insanların en doğru olanı vicdanlarıyla görüp haktan yana tavır koymalarını istemiştir. İşte bu yüzden dünyada hak din ile birlikte çok fazla sapkın inanç, düşünce ve ideoloji de vardır. Ve Allah çoğunluğun bu sapkın fikirlerden yana olacağını da bildirmiştir. Ancak sonuç mutlaka haktan yana olacaktır. Allah hak düşüncenin, yani Kuran ahlakının, tüm bu batıl fikirlere mutlaka üstün geleceğini vadetmiştir. Her ne kadar bu fikirler hakim konumda olsa da, yine de sonuç değişmeyecektir. Batıl olan mutlaka yok olucudur. Hak olan ise her zaman mutlaka galip gelecektir.
“Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe suresi, 32)
“Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.” (Saff Suresi, 8)
Rabbimiz Kuran’da çok önemli bir bilgi vermiştir: Kimi insanlar hakkın üstünü örtmek adına mücadele vereceklerdir. Bunun için yazılı, görsel her türlü imkanı kullanarak hakkı yok etmek için tebliğ yapacaklardır. Ancak ayetlere göre, bu hiçbir şekilde mümkün değildir. Çünkü “Allah kullarına, nurunu tamamlayacağını vadetmiştir”. Allah’ın nurunu tamamlaması, İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılmasıyla olacaktır inşaAllah… Allah’ın ayette belirttiği “tamamlama” ifadesi çok önemlidir. Çünkü Rabbimiz sadece belirli bir çoğunluğun İslam ahlakını yaşayacağını değil, bu tebliğin tam olarak sonuç bulacağını ve tüm insanların hidayet bulacağını müjdelemektedir.
“Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir.” (Ahzab Suresi, 27)
“Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz’afları) mirasçılar kıldık…” (Araf Suresi, 137)
“Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır.” (Zümer Suresi, 61)
Dünyada gerçek inananların sayısı az, inkar edenlerin sayısı ise çoktur. Bu, Allah’ın Kuran’da bildirdiği bir adetullahıdır. Bu nedenle günümüzde de, dünyanın çeşitli yerlerinde samimi iman etmiş pek çok insan, inkar edenlerin baskı, zulüm ve eziyetleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Pek çoğu yurtlarından sürülmekte, mallarına el konulmakta, her türlü insani ve hukuki hakları ellerinden alınmakta, esir alınmakta, hatta şehit edilmektedirler. Ancak Rabbimiz mazlum insanların maruz kaldığı bu acı ve sıkıntıların mutlaka ve mutlaka son bulacağını vadetmiştir. Allah tüm bu sıkıntıların sonunda yeryüzünün dört bir yanına gerçekten iman etmiş samimi Müslümanların mirasçı olacağını haber vermiştir. “Yeryüzünün doğusuna ve batısına” sözleriyle Rabbimiz, iman edenlerin bu manevi hakimiyetinin “dünyanın tamamını kapsayacağını” bildirmiştir.