Peygamberimiz (s.a.v.) hadis-i şerifleriyle, İslam ümmetinin icabet ömrünün 7000 yıl olduğunu bildirmiş kendisine kadar da bu ömürden 5600 yılın geçtiğini açık bir şekilde ifade etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen dünyanın ömrü ile ilgili söz konusu sekiz hadis şöyledir:
• Dünyanın ömrünün yedi bin yıl olduğu
H.2 — İbni Asakir diyor ki: Ebu Said Ahmed b. Muhammed Bağdadi (aradaki ravi silsilesi ile) rivayet etti. Enes b. Malik (r.a.)’dan O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için, gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişçesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR. • Ashabı Kiramın gördüğü bir rüya • Peygamber (s.a.v.) zamanında, Adem (a.s.)’dan beri 5600 yıl geçmiş olduğu DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR.(Ahir Zaman mehdisinin alametleri, Celaleddin Suyuti’nin tasnifinden Hadisler, Ali bin Hüsameddin El-Muttaki, sf. 88,89) |
Ancak bazı kardeşlerimiz bu konuyu okurken Peygamberimiz (s.a.v.)’in belli bir takvime göre bildirdiği bu zaman dilimlerini dünyanın ömrü gibi algılamakta ya da burada bildirdiği zaman dilimlerine yönelik 7000 yıllık özel bir takvim kullandığını göz önünde bulundurmamaktadırlar. Sonuç olarak da ümmetin icabet ömrü olan 7000 yıllık bu süreyi, dünyanın ömrünün, sözde 7000 yıl olduğu şeklinde yanlış yorumlamaktadırlar.
Oysa ki Peygamberimiz (s.a.v.) söz konusu hadis-i şeriflerinde özel bir takvime göre böyle bir zaman bilgisi vermektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Nasıl ki, Hz. İsa (a.s.)’ın doğum günü, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mekke’den Medine’ye hicreti bir takvim başlangıcı olarak alınarak Hicri ve Miladi takvimler oluşmuş ise aynı bu şekilde Peygamberimiz (s.a.v.)’in de, o dönemde kullanılmakta olan belli bir takvime göre böyle bir hesaplama yapmış olması muhtemeldir. Şu an 2010 yılında olduğumuzu söylerken nasıl dünyanın yaşının 2010 yıl olduğunu kastetmiyorsak Peygamberimiz (s.a.v.) de, hadis-i şeriflerinde ümmetine dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğunu, kendisine kadar da bu ömürden 5600 yıl geçtiği bilgisini verirken dünyanın başlangıcından itibarenki yaşını kastetmemektedir. Daha önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi bu tarih; belki Hz. Nuh ya da Hz. İbrahim’in doğumu, Hz. İbrahim (a.s.)’a peygamberlik görevinin verilmesi veya Hz. İbrahim (a.s.)’ın bir yerden bir yere hicreti ya da Hz. Nuh (a.s.)’ın gemiye binip tufanın başlaması ya da tufanın son bulması ya da başka peygamberlerin hayatlarında gerçekleşmiş benzeri başka birçok önemli olayın başlangıç ve bitiş tarihlerine göre belirlenmiş bir takvim üzerinden hesaplanmış olabilir.
Burada önemli olan, Peygamberimiz (s.a.v.)’in söz konusu bu takvimin başlangıcı üzerinden Dünyanın ömrünün bu takvime göre 7000 yıl olduğunu ümmetine bildirmesi ve kendisine kadar da bu başlangıçtan itibaren 5600 yıl geçtiğini net bir şekilde bildirmiş olmasıdır.
Demek ki Peygamberimiz (s.a.v.)’in döneminde, Dünya’nın ömründen sadece 7000 yıllık dönemi kapsayan bir takvim kullanılıyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) bu takvimi esas alarak; kendi döneminden, İslam ümmetinin sonuna kadar olan döneme ait bazı bilgiler vermiştir. Bu bilgiler vesilesiyle Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur edeceği ve dolayısıyla da İslam ahlakının dünyaya hakim olacağı ahir zamanın, hangi hicri yüzyıla denk geleceği konusunda Müslümanları aydınlatmıştır. (Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu ifadelerini yukarıda yer alan H2, H3, H5, H6, H4, H8 nolu hadislerden okuyabilirsiniz.)
Peygamber Efendimiz (sav) hadislerinde Müslüman aleminin yaşayacağı önemli olayları kapsayan 7000 yıllık bir takvimden bahsetmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.), söz konusu bu takvime göre kendisine kadar bu ömürden 5600 yıl geçtiğini şöyle ifade etmiştir:
H.28 — Ahmed İbni Hanbel İlel’inde nakletti. İsmail b. Abdülkerim, Abdüssamed’den O da Vehb’den rivayet etti: DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR. (Ahir Zaman mehdisinin alametleri, Celaleddin Suyuti’nin tasnifinden Hadisler, Ali bin Hüsameddin El-Muttaki, sf. 89) |
Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadis-i şerifleri doğrultusunda açıklamalar yapan Suyuti Hazretleri ve Ahmed Bin Hanbel gibi büyük İslam alimleri, İslam ümmetinin ömrünün hicri 1500’lerin ilk dönemlerini pek fazla geçmeyeceğini yani hicri 1600’e ulaşmayacağını ifade etmişlerdir:
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.) |
“BU ÜMMETİN ÖMRÜ BİN (1000) SENEYİ GEÇECEK FAKAT BİN BEŞYÜZ (1500) SENEYİ AŞMAYACAKTIR.” (Kıyamet Alametleri, sf. 299) |
Bu önemli açıklamalar üzerinden yapılacak kolay bir hesapla dünyanın 7000 yıllık ömründen geriye, hicri 1400 ile Hicri 1500 arasındaki 100 yıllık bir dönemin kaldığı anlaşılacaktır. (Doğrusunu Allah bilir.)
7000 – 5600 = 1400 |
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, yine Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisleri doğrultusunda şöyle bir açıklama yapmış ve kıyamet vaktiyle ilgili hicri 1545‘leri işaret etmiştir:
“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “ALLAH’IN EMRİ GELİNCEYE KADAR” (ŞEDDE SAYILIR) FIKRASI DAHİ; MAKAM-I CİFRÎSİ 1545 (2120), KÂFİRİN BAŞINDA KIYAMET KOPMASINA ÎMA EDER. (Kastamonu Lahikası, s. 33) |
Bilindiği gibi insanlık tarihinde Hz. İsa (a.s.)’ın doğumunun binlerce yıl öncesinden beri farklı farklı takvimler kullanılmaktadır. Mezopotamya’da ve Mısır uygarlıklarında farklı farklı takvimler kullanılmıştır. İnsanlık zamanı; saat, gün, hafta, ay, mevsim, yıl, asır (yüzyıl), milenyum (binyıl), devir, çağ gibi belli periyotlara bölerek düzenli bir sistem oluşturmuşlar ve bunu toplumsal yaşantıda kullanmışlardır. Eski çağlardan beri Sümerler, Babilliler, Mısırlılar, Hititler, Yunanlılar, İbraniler, Romalılar, Aztekler, Mayalar, Çinliler, Hintliler, Tibetliler, Türkler, Araplar gibi millet ve topluluklar değişik takvimler meydana getirmişlerdir. Özellikle, bu toplumlar için hayati önem taşıyan belli olaylar ise her zaman bu takvimlerde başlangıç tarihi olmuştur.
Örneğin; -İbraniler,Yaratılışın (Tekvin) başlangıcı olduğuna inandıkları M.Ö. 3761 yılını, -Yunanlılar, ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı kabul edilen M.Ö. 776 yılını, -Romalılar, Roma şehrinin kuruluşu sayılan M.Ö. 753 yılını, -Hıristiyan¬lar, Hz. İsa’nın doğumunu (Milât) -0-, -Müslümanlar, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mekke’den Medine’ye M.S. 622’de gerçekleşen, Hicretini takvim başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Mesela Peygamberimiz (s.a.v.)’in hicretini esas alan hicri takvim, doğrudan Peygamberimiz (s.a.v.) devrinde değil, toplumsal hayatla ilgili düzenlemeler ve ilişkilerde kendini gösteren ihtiyaçlar nedeniyle Hz. Ömer (r.a.) döneminde oluşturulmuştur. |
İşte aynı bu şekilde Peygamberimiz (s.a.v.) de, kendi yaşadığı dönemde 7000 yıllık bir takvimden istifade etmiş ve İslam ümmetinin ömrüne dair zaman belirlemesini bu takvimi esas alarak bizlere bildirmiş olabilir. Örneğin Peygamberimiz (s.a.v.), kendi yaşadığı dönemin, bu takvime göre son 1000 yıllık dilim içinde olduğunu şu hadis-i şerifleriyle Müslümanlara haber vermiştir:
…”YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR, BEN DE ONUN SON BİNİNDE OLACAĞIM.”
ALLAH, GÖKLERİ VE YERLERİ ALTI GÜNDE YARATMIŞTIR. RABBİMİN YANINDA BİR GÜN, SİZİN DÜNYA HAYATINDA SAYDIĞINIZ BİN YIL GİBİDİR. VE DÜNYANIN ECELİ ALTI GÜNDÜR, YEDİNCİ GÜNDE KIYAMET KOPACAKTIR. ALTI GÜN GİTMİŞTİR VE SİZ YEDİNCİ GÜNDESİNİZ.
DÜNYA, AHİRET HAFTALARINDAN BİR HAFTA OLUP, YEDİ BİN SENEDİR VE BUNUN ALTI BİNİ GEÇMİŞTİR.
Görüldüğü gibi Peygamberimiz (s.a.v.) ümmetine; 7000 yıllık bu takvimden kendisine kadar 6000 yıllık bir dönemin geçtiğini ve son 1000’li yıllar içinde yaşanıldığını bildirmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği üzere 5600. yıl; 1000 yıllık zaman dilimlerinden oluşan söz konusu 7000 yıllık bu takvime göre 6. bin yıllık dilimde yer almaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurunun da hicri 1400’de gerçekleşeceğini bildirmiştir ki Hicri 1400’li yıllar da, bu takvime göre son 1000 yıl içine denk düşmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadisler ve büyük İslam alimlerinin bu hadisler doğrultusundaki şerhleri üzerinden toplu bir değerlendirme yapıldığında, İslam ümmetinin icabet ömrünün hicri 1500’leri pek geçmeyeceği ve bu takvimin bitişiyle birlikte İslam ümmetinin ömrünün de ancak çok az bir zaman daha devam edeceği ve ardından da son bulacağı açık bir şekilde anlaşılmaktadır.