HZ. MEHDİ’NİN BİRİNCİ GÖREVİ, HZ. MUSA VE HZ. İSA GİBİ, İNSANLARA DARWİNİZM’İN GEÇERSİZLİĞİNİ GÖSTERİP, YARATILIŞ’I İSPATLAMAK OLACAKTIR

Hz. Mehdi tüm yeryüzüne din ahlakının hakim olmasına vesile olacak kişidir. Hz. Mehdi’nin ilmi mücadelesinin ilk aşaması materyalist, ateist, Darwinist düşünceleri temelden yıkmak ve Yaratılış’ı ispat etmek olacaktır. Zira Hz. Mehdi’nin ortaya çıkacağı ahir zamanın en önemli özelliklerinden birisi inkarcı, ateist, materyalist düşünce ve akımların çok yaygın olması, bu nedenle insanların büyük çoğunluğunun din ahlakından uzak olmalarıdır. Bediüzzaman Said Nursi de, ahir zamanın en önemli tehlikelerinden birinin ateist felsefeler olacacağını bildirmiş, özellikle Darwinist ve materyalist felsefelerin ateizme zemin hazırlayacaklarına dikkat çekmiştir:

Tabiyyun, maddiyun felsefesinden (Darwinist, materyalist ve ateist felsefelerden) tevellüd eden bir cereyan-ı nemrudane, (doğan inkarcı bir akım) gittikçe ahir zamanda felsefe-i maddiye (materyalist felsefe) vasıtasıyla intişar ederek (yayılarak) kuvvet bulup, uluhiyeti (Allah’ın varlığını) inkar edecek bir dereceye gelir. (Allah’ı tenzih ederiz)

(Emirdağ Lahikası, s. 259)

Bu nedenle Bediüzaman, Hz. Mehdi’nin birinci vazifesinin, maddecilik fikriyle yani Allah’ı inkar üzerine kurulmuş Darwinist, materyalist ve ateist felsefelerle mücadele etmek ve bu felsefelerin insanlar üzerindeki etkisini tam anlamıyla kaldırmak olacağını belirtmiştir:

Ve onun (Hz. Mehdi’nin) üç büyük vazifesi olacak: Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle (tesiriyle) ve maddiyun ve tabiiyyun taunu (Darwinizm, materyalizm ve ateizm salgınının), beşer içine intişar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla), herşeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYUN FİKRİNİ (materyalist felsefeyi) TAM SUSTURACAK BİR TARZDA İMANI KURTARMAKTIR. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)…

(Emirdağ Lahikası, s. 259)

Hz. Mehdi’nin öncelikli olarak Darwinizm’in geçersizliğini ispatlaması ve Yaratalış’ı anlatması, geçmişte yaşamış peygamberlerin de izlediği önemli bir tebliğ yöntemidir. Hz. Musa da ilk olarak evrim inancının yanlış olduğunu ispat etmiş, Allah’ın yaratmasına dair delilleri ortaya koymuştur. Bilindiği üzere evrim masalı, çok eski dönemlere ta Sümerlere dayanan batıl bir dindir. Eski Mısır’da da evrim yanılgısı yaygın bir inançtır. Firavun ve taraftarları, günümüzdeki Darwinizm’in ilkel bir versiyonuna inanmakta ve bu sapkın inancı savunmaktaydılar. Mısır dinler tarihi incelendiğinde bu durum açıkça görülür.

Eski Mısırlıların batıl inanışlarına göre, “Yılan, kurbağa, solucan ve fareler, su baskınlarıyla taşan Nil ırmağının çamurlarından oluşmaktadır.” 1 Yani, Darwinizm’in en temel iddialarından biri olan, “canlıların tesadüfler sonucunda balçıklardan” oluştuğu yanılgısı, Eski Mısır’da da yaygın olan bir inanıştır. Dolayısıyla Hz. Musa tebliğ yapmaya başladığında, ilk olarak Mısırlıların bu batıl inanışlarını ortadan kaldırmaya yönelmiş ve evrimci düşünceyi yok etmiştir. Hz. Musa, Firavun’a tebliğ yapmaya gittiğinde, tıpkı günümüzdeki Darwinistlerin sorularına ve mantık örgülerine benzer şekilde, Firavun da ona, “İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir?” diye sormuştur. (Taha Suresi, 51) Hz. Musa ise Allah’ın ilhamıyla, “Bunun bilgisi Rabbim’in Katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz” (Taha Suresi, 52) şeklinde cevap vermiş ve ispatları ve delilleriyle Firavun’a Yaratılış’ı anlatmıştır.

Kuran’da, Hz. Musa elindeki asayı yere attığında, Allah’ın dilemesiyle bu asanın canlı bir yılana dönüştüğü bildirilmektedir. Hz. Musa asasını yere attığında, cansız bir ağaç dalı, canlı bir yılana dönüşmüş; eline aldığında ise yılan tekrar cansız bir ağaca dönüşmüştür. Sonra tekrar yere attığında asa yine can bulmaktadır. Yani cansız bir madde, canlanmakta, sonra ölmekte, sonra yine canlanmaktadır. Böylece Allah bu mucizesiyle insanlara, sürekli Yaratılış’ı göstermektedir. Ayetlerde şöyle buyrulur:

Böylece, ONU ATTI; (bir de ne görsün) O HEMEN HIZLA KOŞAN (KOCAMAN) BİR YILAN (OLUVERMİŞ). Dedi ki: “Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz.” (Enbiya Suresi, 20-21)

“Sağ elindekini atıver, ONLARIN YAPTIKLARINI YUTACAKTIR; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz.” (Enbiya Suresi, 69)

“Asanı bırak;” (Bıraktı ve) ONUN ÇEVİK BİR YILAN GİBİ HAREKET ETTTİĞİNİ görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz.” (Neml Suresi, 10)

Hz. Musa elindeki asasını yere attığı anda, Allah’ın lütfuyla, cansız bir odun parçası, hızla hareket eden bir yılana dönüşmüş ve Firavunun yanındakilerin ortaya attıkları sahte yılanları hemen yutmuştur. Böylece insanlar bu yılanın, gerçek bir yılan olduğunu açıkça görmüşlerdir. Çünkü  yutması bu yılanın canlı olduğunu; yani midesi olduğunu, beslendiğini dolayısıyla da yaşadığını gösteren bir canlılık alametidir. Ardından da yılanın kaçtığını görmüşlerdir ki bu da yine yılanın hareketli ve canlı olduğunu gösteren bir başka alamet oluşturmuştur. Böylece insanlar orada Yaratılış’ı anlamış ve hatta Firavun’un yardımcıları da Allah’ın üstün Yaratış’ını görerek hemen secdeye kapanmış ve Allah’a iman etmişlerdir.

Hz. Musa’nın kullandığı bu tebliğ yöntemiyle Allah insanlara canlılığın nasıl yoktan var edildiğinin bir örneğini göstermiştir. Cansız bir madde, sadece Allah’ın dilemesiyle, yani “Ol” emriyle can bulmuştur. Allah’ın kendisine lütfettiği bu mucize yaptığı tebliğ sonucunda Hz. Musa, eski Mısırlıların batıl evrim inanışlarını bir hamlede yerle bir etmiş, Hz. Musa’nın karşısında olan insanlar dahi, bu tebliği yöntemi vesilesiyle hemen o an gerçeği kavrayıp batıl inanışlarını bırakmışlardır.

Hz. Musa’nın bu tebliğ yönteminin bir benzeri de Hz. İsa tarafından gerçekleştirilmiştir. Hz. İsa da tebliğinde, putperest düşünceye, pagan inanışlara ve tahrif olmuş Museviliğe karşı mücadele yürütmüş; insanlara doğruyu ve hakkı anlatmış, ama o da asıl olarak ilk önce Yaratılış’ı ispat etmiştir. Kuran’da Hz. İsa’nın “çamurdan kuş biçiminde birşey yaptığı, sonra bunun içine üflediğinde, Allah’ın dilemesiyle, bu kuşun hayat bulup canlandığı” haber verilmiştir:

Allah şöyle diyecek: “Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İZNİMLE ÇAMURDAN KUŞ BİÇİMİNDE (BIR ŞEYİ) OLUŞTURUYORDUN DA (YİNE) İZNİMLE ONA ÜFÜRDÜĞÜNDE BİR KUŞ OLUVERİYORDU (Maide Suresi, 110)

Bu kuş, hiçbir sebebe bağlı olmadan, Allah’ın dilemesi ve mucizesiyle, can bulmaktadır. Cansız bir maddeden can sahibi olan kuş, Yüce Allah’ın örneksiz, sebepsiz, üstün yaratışının örneklerinden biridir. Hz. İsa da, ilk önce insanlara Yaratılış’ı ispat etmiş, insanların Allah’ın herşeyi yoktan var ettiğini anlamalarını sağlamıştır. Hz. İsa Allah’ın lütfettiği bu mucizeyle, evrimci düşüncenin mantıksızlığını ve geçersizliğini gözler önüne sermiştir.

Hz. Musa’nın ve Hz. İsa’nın tebliğde kulandıkları bu yöntemler, “tebliğe Yaratılış’ı ispatla başlamanın” önemini açıkça ortaya koymaktadır. İşte Hz. Mehdi de görevine başladığında, Allah’ın yol göstermesiyle aynı tebliğ yöntemini kulllanacaktır. Hz. Mehdi de ortaya çıktığında önce insanlara Darwinizm’in geçersizliğini  gösterecek, Yaratılış’ı ispat edecek ve Bediüzaman Said Nursi’nin haber verdiği gibi, Darwinizm’i ve materyalizmi “TAM SUSTURACAK BİR TARZDA” yani yerle bir edecek şekilde ilmi bir mücadele yürütecektir. “Darwinizmi ve materyalizmi tüm dünyada, tam anlamıyla etkisiz hale getirmek” , Hz. Mehdi’nin birinci görevi olacaktır. Materyalizm, ateizm ve Darwinizm’in çöküşüyle birlikte, insanların imanlarının kurtulmasına da Hz. Mehdi vesile olacaktır.

Scroll Up