“…Onun ordusunun başında, … Şuayb bin Salih (Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir adı da Şuayb bin Salih’dir) diye çağrılan bir kişi vardır. O kumandan, Süfyanî’leri hezimete uğratır… Bu sırada insanlar Mehdî’yi temenni ediyor ve arıyorlardır.” (Fetava-i Hadîsiyye, İbn-i Hacer-i Heytemi -40) |
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadis-i şerifte müslümanların; Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru ve sonrasında yapacağı yoğun fikri ve ilmi mücadele neticesinde, süfyani düşüncenin etkisinden tamamen kurtulacaklarına dikkat çekilmektedir.
Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı vesile ederek, din ahlakından uzak, Kuran ruhunu yaşamaktan gaflete düşmüş, Allah’ın varlığı ve birliği inancından tamamen uzaklaşmış ve Mehdiyete karşı açık bir mücadele içinde olan deccali ve süfyani zihniyeti fikren hezimete uğratacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu büyük ilmi ve ahlaki mücadelesinin sonucunda, yüzyıllardır Allah’a iman etmeleri nedeniyle zulme, baskı ve şiddete maruz kalan, ezilen, yurtlarından sürülüp çıkarılan ve Allah’tan kendilerine bir kurtarıcı, bir hidayet önderi göndermesini dileyen müslümanlar, söz konusu süfyani sistemin yıkıcı etkisinden tamamen kurtulacaklardır.
Hadiste Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir diğer ismi olan Şuayb bin Salih adına da dikkat çekmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisinde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili olarak geçen şuayb kelimesini şerh eden büyük İslam alimi Heytemi Hazretleri, Hz. Mehdi (a.s.) için kullanılan Şuayb kelimesinin şubecik anlamında kullanıldığını ifade etmiş; bu ifade ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın çok sayıdaki inkarcılara karşı fikri mücadele verecek olan arkadaş grubunun sayısının son derece az olduğunun ifade edildiğini söylemiştir. Yine Bin Salih ifadesiyle de Hz. Mehdi (a.s.)’ın babasının da salih bir insan olduğuna dikkat çekildiğini ifade etmiştir.
Hz. Mehdi (a.s.), çok az sayıda olan ancak samimi ihlaslı, kendini Allah’a teslim etmiş, var gücüyle Allah’ın varlığını, birliğini anlatma gayreti içinde olan bu Müslüman topluluğu ile birlikte, fikri mücadelesini başarıyla sonuçlandıracak ve süfyani düşünceyi yerle bir edecektir. Tüm dünya üzerinde gerek süfyani gerek deccali sistemin tamamen etkisiz hale gelmesiyle, Kuran ahlakı tam hakim olacak, müslümanlar ve tüm inananlar huzur ve barış dolu bir ortama kavuşacaklardır.