ALLAH KULLARINDAN DİLEDİKLERİNE GAYB HAKKINDA BİLGİ VERİR

İnsanın duyuları aracılığı ile algılayamadığı, geleceğe ve geçmişe dair olaylar anlamına gelen ‘gayb’ı, yalnızca üstün güç sahibi olan Allah bilir. Evrende ve diğer tüm alemlerde meydana gelen her olay, Allah’ın bilgisi dahilinde ve kontrolü altındadır. Zamanı yaratan ve insanlara bu kavramı öğreten Allah’tır. Allah’ın Yüce Zatı zamandan münezzehtir. O gizlinin gizlisini bilir ve Kendi Katında saklı tuttuğu bilgi ve gayb haberlerinden dilediği kadarını elçilerinden bazılarına açar.

Allah’ın kendilerine özel ilim verdiği kişiler, bu ilim sayesinde Allah’ın izniyle geçmişten ve gelecekten haber verebilmekte, yaşanan olayların iç yüzünü görmekte, bunlardan farklı sonuçlar çıkarabilmektedirler. Örneğin Kuran’da bildirilen ve Hz. Musa (a.s.)’ın kendisine ilminden öğretmesi için tabi olduğu ilim sahibi kişi, bunlardan biridir. Hz. Hızır (a.s.) olduğu kabul edilen bu kişi (doğrusunu Allah bilir), Allah’ın kendisine bildirdiği kadarıyla olayların iç yüzünü, nasıl gelişeceğini bilebilecek bir ilme sahiptir. Bu nedenle, gelişecek olaylara göre önceden tedbir alabilmektedir. Yüce Allah’ın kaderde belirlediği bu tedbirler, dışarıdan bakan ve bu ilmin bilincinde olmayan birisine şaşırtıcı gelebilmektedir.

Kuran’da bildirildiği üzere; Peygamber Efendimiz (sav) de Allah’ın izniyle gaybtan, geleceğe dair birçok haberler vermiş, Hz. Yusuf (a.s.)’da, yaşanacak olayları önceden bilmiş ve rüyaları yorumlayarak (Yusuf Suresi, 21) meydana gelecek olayları anlatmıştır.

Hz. Süleyman (a.s.)’a ise bazı canlıların konuşma dili öğretilmiş, kuşlar, şeytanlar ve rüzgarlar emrine verilmiştir. (Sad Suresi, 36-38)

54abmf

 

ALLAH’IN GAYBI, ELÇİLERİNDEN DİLEDİĞİNE BİLDİRDİĞİNE DAİR KURAN AYETLERİ


1.    GAYBI ALLAH’TAN BAŞKA KİMSENİN BİLMEYECEĞİNE DAİR AYETLER
 

•    De ki: “Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar.”(Neml Suresi, 65)

•    Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiç kimse gaybı bilmez… (Enam Suresi, 59)

2.    ALLAH KULLARINDAN DİLEDİKLERİNE GAYBI BİLDİRİR

•    O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka… (Cin Suresi, 26-27)

•    … Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman  edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır. (Al-i İmran Suresi, 179)

•    Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem’i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin. (Al-i İmran Suresi, 44)

•    Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir. (Hud Suresi, 49)

•    Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin. (Yusuf Suresi, 102)

•    Hani Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi “Ahmed” olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim” demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: “Bu, açıkça bir büyüdür” dediler. (Saff Suresi, 6)

HZ. İSA (A.S.) 

•  …Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm.Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır.” (Al-i İmran Suresi, 49)

HZ. YUSUF (A.S.) 

•    Dedi ki: “Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir… (Yusuf Suresi, 37)

•    Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: “Bunu sana kim haber verdi?” O da: “Bana bilen, (herşeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi” demişti.(Tahrim Suresi, 3)

54abmf
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’E KIYAMETE KADAR OLAN BAZI OLAYLARIN BİLDİRİLDİĞİNE DAİR HADİSLER


Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği kutlu Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), hem Kuran ayetleriyle hem de özel olarak kendisine gelen vahiy sonucu, geçmişle, yaşadığı zamanla ve gelecekle ilgili bilgiler almıştır. Allah’ın dilemesiyle, birçok konuda kimsenin bilemeyeceği gayb bilgisine sahip olmuştur. Bu ilim vesilesiyle zorluk zamanlarında Müslümanları fetihle müjdelemiş, daha pek çok müjde vererek onların şevklerini artırmıştır.

Peygamberimiz (sav)’in Müslümanlara önceden müjdesini verdiği bu olaylar, birer mucize olarak ardı ardına gerçekleşmiştir. 

Hz. Huzeyfe anlatıyor: “Resulullah (s.a.s) bir gün kalktı; bize kıyamete kadar olacak şeyleri anlattı. Bunları belleyen belledi, unutan unuttu. Bu arkadaşlarım bunu bilirler. Resulullah (s.a.s)’ın haber verip de, benim zamanla unuttuğum şeyleri, o şey olduğunda hatırlıyorum. Tıpkı, kişi birisini yokluğunda hatırlamayıp onu gördüğünde tanıması gibi…” (Tirmizi, Fiten: 23)

 

Yine O şöyle demiştir: “Rasûlullâh (sav) bana kıyamete kadar olacakları anlattı. Ben O’na olacak herşeyden sordum, sadece Medine halkını neyin çıkaracağını sormadım. (Müslim, Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat (18/16 Nevevi Şerhi) 

 

Ebû Zeyd Amr b. Ahtab el-Ensârî (ra) şöyle demiştir: “Rasûlüllâh (sav) bize sabah namazını kıldırdıktan sonra minbere çıktı, öğleye kadar hutbe verdi ve indi. Namazı kıldı. Sonra minbere çıktı. Güneş batana kadar hutbe verdi. Bize olmuş ve olacak şeyleri anlattı. Onları en iyi bilenimiz en çok ezberleyenimizdir.” (Müslim, Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat (18/16 Nevevi Şerhi)

 

Huzeyfe b. Yemân (ra) şöyle demiştir: “Vallahi ben kıyamete kadar olacak fitneleri insanlar içinde en iyi bilenim. Rasûlullâh (sav) bana gizli olarak anlattığı bu şeyleri başka kimseye anlatmamıştır. Fakat Rasûlüllâh (sav) fitneleri benim de içinde bulunduğum bir mecliste anlatıyordu. Fitneleri sayarak dedi ki: (Onlardan üç tanesi neredeyse hiçbir şeyin peşini bırakmaz, bazıları yaz rüzgârı gibidir. Küçüğü de vardır, büyüğü de.)” 

Huzeyfe şöyle demiştir: “Benden başka o mecliste bulunan insanların hepsi gitti.” (Müslim, Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat (18/16 Nevevi Şerhi)

 

Resulullah (s.a.s), kendisinin bu farklılığına şu sözleriyle dikkat çeker: “Ben sizin görmediğinizi görür, duymadığınızı duyarım.” (Tirmizi, Zühd: 9; İbn Mace, Zühd, 19 D. el-Marife, Beyrut, 1996)

 

54abmf

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) OLACAĞINI BİLDİRİP, O HAYATTAYKEN GERÇEKLEŞMİŞ OLAN BAZI OLAYLAR


•    Bir gün Resulullah (s.a.s) mihraptayken der: “Saflarınızı düzgün tutun. Ben sizi önümde iken gördüğüm gibi, sırtım dönük olduğunda da görürüm.” (Buhari, Ezan: 72)
 

•    Hz. Peygamber (s.a.s), Bedir Savaşı’ndan bir gün önce küfrün liderlerinden kimin nerede öldürüleceğini teker teker haber vermiştir.(Müslim, Cennet: 76)

•    Habeş kralı Necaşi’nin öldüğü gün Hz. Peygamber (s.a.s) ashabına: “Bugün bir kardeşiniz vefat etti. Haydi namazını kılalım” der. Kalkarlar, onun cenaze namazını kılarlar. (Buhari, Cenaiz: 55)

•    Bir hadiste Peygamberimiz (sav) Ebu Süfyan’ın içinden geçirdiklerine bir cevap vermiş ve Ebu Süfyan bu durum karşısında bu mübarek insanın peygamberliğine şahitlik ettiğini söylemiştir:

•    Ebu Süfyan mescidin bir kenarında oturuyordu. Birgün Rasulullah (sav) elbisesine bürünerek evinden çıktı. Ebu Süfyan oturduğu yerden: “Acaba bu ne ile mağlub etti” dedi. Rasulullah (sav) Ebu Süfyan’ın yanına gelip eliyle onun sırtına vurdu ve: “Seni Allah ile mağlup ettim” dedi. Ebu Süfyan: “Senin Allah Rasulu olduğuna şahitlik ederim” dedi. (Haris; İbn Hacer Askalani, Metalib-u Aliye 4, Tevhid Yayınları, 1996, 3839, s. 17)


•    Peygamber Efendimiz (sav)’in insanların içinden geçirdiklerini anlayıp, buna göre cevap vermesine bir örnek ise Vabısa (r.a.) ile ilgili olan hadistir: 

Resulullah (sav)’a geldim. Niyetim iyilik ve günahtan ona sormadık bir şeyi bırakmamaktı. Etrafını Müslümanlardan bir cemaat çevirmişti, durmadan ona sorup fetva istiyorlardı. Onları yara yara ilerlemek istedim.
– “Allah Resulünden uzak dur, ey Vabısa!” dediler. Şöyle cevap verdim:
- Bırakın beni de ona iyice yaklaşayım! Kendine yakın olmak istediğim insanların en sevimlisidir o!
– “Bırakın Vabısa’yı!” buyurdu. İki veya üç kere de bana hitaben:
– “Ey Vabısa yaklaş!” dedi. Nihayet O’na yaklaşıp önünde oturdum. Bana şöyle buyurdu:

- “Ey Vabısa” sana ben mi haber vereyim, yoksa sen mi bana sorarsın!”
– Bilakis sen bana haber ver! dedim.
Şöyle buyurdu:
– İyilik ve günah hakkında sormak için geldin değil mi?
– Evet! dedim. Bunun üzerine parmaklarının uçlarını bir araya getirip onlarla göğsüme vurarak şöyle buyurdu:
-
“Ey Vabısa, kalbine danış, kendine danış! –iyilik, insanlar sana fetva verseler, fetva vermeseler de, kendi kalbinin yatıştığı şeydir; günah da, kalbi kazıyan (rahatsız eden) göğüste dolaşıp duran şeydir!” (İbn-i Kesir, Peygamberimiz (sav)’in Şemaili, Mucizeleri, Çelik Yayınevi, s. 361)


BİZANS’IN GALİBİYETİ

Rum Suresindeki ayetlerde Bizans İmparatorluğu’nun bir yenilgiye uğradığı, ama çok kısa bir zaman sonra tekrar galip geleceği şöyle bildirilmiştir:

Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünya’nın en alçak yerinde (edna el-ard). Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Birkaç yıl (3 ila 9 yıl içinde) içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir. Allah’ın yardımıyla… (Rum Suresi, 2-5)


Bu ayetler, Hıristiyan olan Bizanslıların Persler karşısında ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra, MS 620 yıllarında indirilmişti. O sırada Bizans çok büyük kayıplar vermiştir. Bu dönemde,  Bizans’ın dokuz yıl geçmeden yeniden galip geleceği ayetlerle haber verildi. 622 yılında yani mağlubiyetlerinden 9 yıl sonra Heraklius Ermenistan’ı işgal edip Persleri yenerek çeşitli zaferler kazandı.  

Rumların galibiyeti 630 yılında İmparator Heraklius’un Pers hükümdarı II. Khosrow’u yenilgiye uğratarak, Kudüs’ü geri alması ve Hıristiyanlığın sembolü “Gerçek Haç”ı Kutsal Mezar Kilisesi’ne kazandırmasıyla tamamlanmış oldu.

Böylece Allah’ın Kuran’da bildirdiği “Rum’un zaferi”, ayetteki “üç ile dokuz yıl içinde” ifadesiyle dikkat çekilen zaman aralığında, mucizevi bir şekilde gerçekleşmiş oldu.

Bu ayetlerde yer alan bir başka mucize de, o dönemde kimsenin tespit etmesinin mümkün olmadığı coğrafi bir gerçeğin haber verilmesidir. Rum Suresi’nin 3. ayetinde, Rumlar’ın “Dünya’nın en alçak yerinde” yenildikleri belirtilir. Arapçası “edna el-ard” olan bu ifade, bazı meallerde “yakın bir yer” olarak da tercüme edilir. Ancak bu tercüme, orijinal ifadenin tam karşılığı değil, mecazi bir yorumudur. “Edna” kelimesi Arapçada “alçak” demek olan “deni” kelimesinden türemiştir ve “en alçak” anlamına gelir. “Ard” ise yeryüzü demektir. Dolayısıyla “edna el-ard” ifadesi de “yeryüzünün en alçak yeri” manasına gelmektedir.

Bazı tefsirciler söz konusu bölgenin Araplara yakınlığını göz önünde bulundurarak kelimenin “en yakın” anlamını tercih etmektedirler. Ancak kelimenin asıl anlamı, Kuran’ın indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan çok önemli bir jeolojik gerçeğe işaret etmektedir. Çünkü Dünya’nın en alçak yerini araştırdığımızda, bu noktanın Bizanslıların, 613-614 yıllarında yenilgiye uğradığı yerlerden biri olan Lut Gölü (Dead Sea) havzası olduğunu buluruz.

(http://www.beconvinced.com/science/QURANLOWEST.htm; http://www.tasabeeh.com/english/html/print.php?sid=71)

Bu yenilginin en ağır darbesi, daha evvel de belirttiğimiz gibi, Lut Gölü yakınlarındaki Kudüs’teki yenilgi ile birlikte Hıristiyanlığın sembolü “Gerçek Haç”ın kaybedilmesidir.

Bizans İmparatorluğu ile Persler arasındaki savaşın gerçekleştiği söz konusu yer, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut Gölü havzasıdır. Lut Gölü çevresi ise deniz seviyesinden 417 metre aşağıdaki, yeryüzünün “en alçak” bölgesidir. (World Book Encyclopedia, 2003, George Washington Üniversitesi’nden Siyasi Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Bernard Reich’in katkılarıyla.)

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Lut Gölü’nün rakımının, yalnızca modern çağdaki ölçümlerle tespit edilmiş olmasıdır. Daha önce hiç kimsenin Lut Gölü’nün Dünya’nın en alçak bölgesi olduğunu bilmesi mümkün değildir. Ama bu bölge Kuran’da “yeryüzünün en alçak yeri” olarak tanımlanmıştır. Bu bilgi, Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunun bir başka delilini oluşturmaktadır.

MEKKE’NİN FETHİ

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı. (Fetih Suresi, 27)


Peygamber Efendimiz (sav), Medine’de iken gördüğü bir rüyasında, müminlerin güven içinde Mescid-i Haram’a girdiklerini ve Kabe’yi tavaf ettiklerini görmüştü. Ancak, Mekke’den Medine’ye hicret eden müminler, o zamandan beri Mekke’ye gidemiyorlardı.

Allah, Peygamberimiz (sav)’e Fetih Suresi’nin 27. ayetini vahyetmiş ve rüyasının doğru olduğunu, eğer Allah dilerse müminlerin Mekke’ye girebileceklerini bildirmiştir. Gerçekten de önce Hudeybiye Barışı ve ardından da Mekke’nin fethiyle, Müslümanlar güven içinde Mescid-i Haram’a girmişlerdir. Böylece Allah, Peygamber Efendimiz (sav)’in önceden haber verdiği müjdenin gerçek olduğunu göstermiştir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vardır. Fetih Suresi’nin 27. ayetine dikkat edilirse, Mekke’nin fethinden önce gerçekleşecek bir başka fetihten daha söz edildiği görülecektir. Nitekim ayette haber verildiği gibi Müslümanlar, önce Yahudilerin elinde bulunan Hayber Kalesi’ni fethetmişler, daha sonra da Mekke’ye girmişlerdir. (İmam Taberi, Taberi Tefsiri, c. 5, Ümit Yayıncılık, İstanbul, s. 2276)

Mekke’nin fethinin müjdelendiği diğer ayetlerden bazıları ise şöyledir:

Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke’nin göbeğinde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken O’dur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. (Fetih Suresi, 24)

Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana ‘üstün ve onurlu’ bir zaferle yardım etsin. (Fetih Suresi, 1-3)

54abmf

 

PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN AHİR ZAMANA YÖNELİK OLAYLARI HABER VERDİĞİ BAZI HADİSLER 


Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği ve içinde bulunduğumuz dönem içinde gerçekleşmiş bulunan pek çok olay da vardır. Hz. Muhammed (sav) kendi yaşadığı dönemden 1400 yıl sonrasında meydana gelecek olayları, sanki o dönemi izlemiş gibi detaylı olarak anlatmıştır. Kuyruklu yıldızın doğması, Iran-Irak Savaşı, Kabe baskını, Güneş’ten bir alametin belirmesi, sahte mesihlerin ortaya çıkması, fitnelerin çoğalması ve ahlaki çöküş gibi alametler, Hz. Mehdi (as)’ın zuhuru ve Hz. İsa (as)’ın nüzulü öncesinde ahir zamanda yaşanacak olan alametlerin yalnızca birkaçıdır.

Kütüb-i Sitte muhaddisleri Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ibn-i Mace ve daha pek çok muhaddis (hadis alimi), Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen hadislerdeki bu gayb haberlerinin doğruluğu hakkında ittifak halindedirler. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav)’in haber verdiği gaybi bilgilerin tümü gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye de devam etmekte, insanlar bu mucizelere şahit olmaktadırlar.

Kabe Baskını (Hicri 1400’in ilk günü – 1 MUHARREM 1400) (1979)

Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler… Hep birlikte Beyt-i Şerif’i tavaf edecekler, sonra Mina’ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.
(Kıyamet Alametleri, s. 168-169)


İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina’ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)


Kabe’de Kan Akıtılması  (1987)


Resulullah buyurdu: Ramazan’da bir seda, Şevval’de bir ses, Zilkade’de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina’da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)

 

Zilkade ayında kabileler savaşır, hacılar kaçırılır, melhameler (kanlı harpler) olur. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34)


Doğu Tarafından Geceyi Aydınlatan Büyük Bir Ateşin Görülmesi (1979)


Hüseyin b. Ali (RA) dan şöyle rivayet olunmuştur:
”GÖKYÜZÜNDE DOĞU CİHETİNDEN, GECEYİ AYDINLATAN BÜYÜK BİR ATEŞ GÖRDÜĞÜNÜZ VAKİT, İŞTE O AN, HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN GELİŞ VAKTİDİR.”
(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar)


İran-Irak Savaşı (1980)


Şevval ayında ayaklanma Zilkade’de harb konuşmaları,
Zilhicce’de ise harb vaki olacak. 
(Kıyamet Alametleri, s. 166)


Fırat’ın Suyunun Kesilmesi 


Fırat Nehri’nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın.
(Riyazü’s Salihin, 3/332)

 

Fırat Nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar onun için harb edecek ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecek, onlardan her adam, “keşke kurtulan ben olsaydım”, diyecektir, buyurmuşlar. 
(Sahih-i Müslim, 11/320)


Iraklıların Parası Kalmayacak

“Irak halkına ölçeğin (gıdanın) ve dirhemin (paranın) yasaklanması yakındır. Sahabi sorar: ‘Ya Resulullah, bu nasıl olacak?’ Resulullah cevap verir: ‘Acemler bunu yapacak. Bunları, Irak ehlinden men edecekler. ” Müslim, Fiten: 67

 

“Iraklıların elinde ölçecekleri bir tartı aleti ve alış-veriş yapabilecekleri bir para hemen hemen kalmayacak.” (Kenzul Ummal, Kitab-ul kıyame kısm-ul efal, c.5, s. 45)


Bağdat’ın Alevlerle Yok Edilmesi

Ahir zamanda Bağdat alevlerle yok edilir… (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177)


Bir Ordunun Kaybolması

Mehdi’nin beş alameti bulunur. Bunlar Süfyani, Yemani, semadan bir sayha (çağrı, nara), Beyda’da bir ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir. (Naim Bin Hammad)

 

…Kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır. (Müslim’den; Geleceğin Tarihi 4, s.31)

 

Bir ordu savaş için gelir, çöle girdiğinde baş ve sonundakileri batar, ortadakiler de kurtulmaz. (Hanbel, Tirmizi, İbni Mace, Ebu Davud’dan; Geleceğin Tarihi 4, s.30)


Afganistan’ın İşgali (1979)

Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. ”
(Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)


Ramazan Ayında 15 Gün Arayla Ay ve Güneş tutulması (1981-1982)

Mehdi için 2 alamet vardır ki… Bunun birincisi, Ramazan’ın birinci gecesi Ay’ın ikincisi de ortasında Güneş’in tutulmasıdır.
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)
Ramazan’ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)

 

Onun saltanatı zamanında, Ramazan Ayı’nın on dördünde Güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise Ay kararacak… (Mektubat-ı Rabbani, 380. Mektup, 2/1163


Kuyruklu Yıldızın Doğması – HALLEY KUYRUKLU YILDIZI (1986)

O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)


Fitnelerin Artması


“Fitneler olacak. O fitnelerde oturan ayakta olandan, ayakta olan yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlı olacak. Ona yaklaşan kendini kurtaramayacak. Kim o fitnelerde bir melce, bir sığınak bulursa, onunla kendini kurtarsın. “Buhari, Fiten: 9; Müslim, Fiten: 10; Tirmizi, Fiten: 29.

“Zaman birbirine yaklaşacak. Amel azalacak. Cimrilik artacak. Fitneler zuhur edecek. HERC çoğalacak. ” derler: ‘HERC nedir?’ Resulullah cevap verir: ‘Öldürmek, öldürmek. ‘Buhari, Fiten:5


Boynuzu Andıran İki Uçlu Yıldızın Çıkışı –LULİN KUYRUKLU YILDIZI (2009)


Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Vaad edilen Mehdi’nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan’a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ, MÜNEVVER BİR BOYNUZ ÇIKAR.”
(İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184)


Ekonomik Durumun Kötüleşmesi

Herkesin az kazançtan yakınması… Paraları için zenginlerin saygı görmesi… (Kıyamet Alametleri, s. 146)

Piyasanın durgun olması, kazançların azalması… (Kıyamet Alametleri, s. 148)

İşlerin kesad gitmesi. Herkes “satamıyorum, alamıyorum, kazanamıyorum!” diye yakınacak. (Kıyamet Alametleri, s. 152), Ebu Davud’dan; Geleceğin Tarihi 4, s.30)


Azerbaycan’ın İşgal Edilmesi (1990)

…Ebu Basîr der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: Babam bana şöyle buyurdu: AZERBAYCAN’DAN MUTLAKA BİR ATEŞ ÇIKACAKTIR. VE HİÇBİR ŞEY ONUN KARŞISINDA DURAMAYACAK. BÖYLE BİR ŞEY OLUNCA EVİNİZDE OTURUN. Biz ne yaparsak siz de onu yapın. (Yani biz evde otururken siz de oturun). Ve bizim kıyam edenimiz (Hz. Mehdi (a.s.)) hareket ettiğinde süratle ve hiç durmadan ona doğru koşun…
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 311)


Tozlu Dumanlı bir Fitne (11 Eylül)

Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek… (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)


Kuraklığın Yaşanması

“Deccal’ın çıkmasından önce gökyüzü üç sene yağmurunu tutar. Birinci senede  normal yağmurun üçte birini tutup üçte ikisini yağdırır. Yeryüzü, bitkisinin üçte birini bitirmez. İkinci yılda gökyüzü normal yağmurunun üçte ikisini yağdırmaz.  Yeryüzü de bitkisinin üçte ikisini bitirmez. Üçüncü yılda ise gökyüzü yağmurunun  tamamını keser, yeryüzü de bitkisinden hiçbirini bitirmez.”

(Ebu Davud, İbni Mace, Taberani; Geleceğin Tarihi 3, s. 241)


Depremlerin Çoğalması

“DEPREMLER ÇOĞALMADIKÇA, fitneler zahir olmadıkça, cinayetler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz.”   (Kıyamet Alametleri, s. 109)

“Ümmetimde ZELZELELER olur. Öyle ki, BU ZELZELELERDE ON BİN, YİRMİ BİN, OTUZ BİN KİŞİ ÖLÜR. Allah, bu ölümü muttakilere öğüt, müminlere rahmet, kafirlere ise azap kılar.” (İbni Asakır, Geleceğin Tarihi 1, Orhan Baytan, Mevsim Yayıncılık, sf.81) 


Vatikan’da Deprem (2009)


“… Hz. Mehdi (a.s.) ve talebeleri … (Roma’yı) tesbih ve tekbirle feth edeceklerdir… O şehrin (VATİKAN’IN) surları bir bir yıkılacaktır…”
(Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, sf. 204)


Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in gayb haberi olarak gerek Hz. Isa, Hz. Mehdi ve ahir zaman alametleri, gerekse geçmişte yaşanmış olaylar hakkında bildirdiği mucizeler tüm Müslümanlar için büyük birer müjde, Allah’tan bir yardım ve lütuftur. Bu mucizeler, Allah’ın izniyle iman edenlerin imanlarını daha da güçlendirecek ve Allah’ın Peygamberimiz (sav)’e indirdiği Yüce kitabı Kuran-ı Kerim’e daha büyük bir şevkle bağlanmalarına vesile olacak birer delildir.

yelroseglbql6 
Scroll Up