BEDİÜZZAMAN ESERLERİNDE, KENDİSİNİN “SON MÜCEDDİD” VE “MEHDİ” OLMADIĞINI DELİLLERİYLE BİRLİKTE AÇIKLAMIŞTIR

Risale-i Nur’un Gelecek Asırlara Işık Tutan Bir Eser Olması, Bediüzzaman’ın Son Müceddid Ya Da Mehdi Olduğunu Gösteren Bir Delil Değildir; Tüm İslam Alimlerinin Eserleri Gelecek Asırları Aydınlatmaktadır

Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı’nda, sahih hadislerle bildirilen Hz. Mehdi’nin çıkışı ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılması konusuna geniş yer vermiştir. Bediüzzaman bu açıklamalarında kendisinin Mehdi olmadığını da açıkça ifade etmiştir. Mehdiyet konusunda kendisine hüsn-ü zan besleyen kimselere “kendisinin Hz. Mehdi olmadığını” (Emirdağ Lahikası, s. 266)“Hz. Mehdi’nin yalnızca bir eri, neferi ve öncüsü olduğunu”(Barla Lahikası, s. 162)“eserleri ve yaptığı çalışmalar ile Hz. Mehdi’ye zemin hazırladığını” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 189), “Hz. Mehdi’nin kendisinden bir yüzyıl sonra geleceğini” (Kastamonu Lahikası, s. 57) belirterek bu konuya açıklık kazandırmıştır.

Ancak Bediüzzaman eserlerinde bu konuyu hiçbir şüphe bırakmayacak şekilde, delilleriyle birlikte açıkladığı halde, Bediüzzaman’ın “…Bu hakikatdan anlaşılıyor ki; sonra gelecek o mübarek zat Risale-i Nur’u bir programı olarak neşr ve tatbik edecek (yazma ve dağıtma yoluyla yayacak ve uygulayacak). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9) sözleri doğrultusunda “Hz. Mehdi’nin Risale-i Nur’u kendisine bir program yapmasının, Bediüzzaman’ın “son müceddid” olduğunu gösterdiği” şeklinde bazı yanlış fikirler öne sürülmektedir. Bediüzzaman’ın “Risale-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları tenvir edecek (aydınlatacak, nurlandıracak) olan bir mucize-i Kur’âniyedir (Kuran mucizesidir).” (Tarihçe-i Hayat, s. 463) sözleri de bu doğrultuda yanlış şekillerde yorumlanmakta; “Risale-i Nur’un gelecek asırlara yol gösterici özellikte olmasının, Bediüzzaman’ın Mehdi olabileceğinin işareti olduğu” dile getirilmektedir. Oysa ki “Hz. Mehdi’nin görevlerini yerine getirirken Risale-i Nur’dan istifade etmesi, Bediüzzaman’ın ya da Risale-i Nur’un Mehdiyet görevini üstlenmiş olduğunun bir göstergesi değildir.”

Bediüzzaman’ın kaleme aldığı, hem çok derin bir Kuran tefsiri, hem de materyalist felsefeyi reddeden ve iman hakikatlerini en iyi şekilde ortaya koyan çok önemli bir eser olan Risale-i Nur Külliyatı, yüzlerce insanın iman etmesine, Allah’a yakınlaşmasına ve doğru yolu görmesine vesile olmuştur. Bediüzzaman, samimi ve hikmetli üslubuyla ahiret, kader, iman gibi birçok konuyu ülfet kırıcı ve düşündürücü bir üslupla anlatmış ve bu yolla yaratılış hakikatlerinin, akıllara ve vicdanlara yerleşmesine vesile olmuştur. Bediüzzaman Said Nursi’nin eserleri Müslümanlara yol gösterici bu nitelikleriyle son derece önemlidir.

Hz. Mehdi, görevlerini yerine getirirken hak kitabımız Kuran Kerim-i ve Peygamberimiz (sav)’in hadislerini kendisine rehber edinecektir. Ancak bunun yanı sıra, Peygamberimiz (sav)’den bu yana gelmiş geçmiş tüm büyük İslam alimlerinin, bugüne kadar yaşamış olan müceddidlerin eserlerinden ve fikirlerinden istifade edecektir. İmam Gazali, İmam Rabbani, Mevlana Halid, İmam Suyuti, Bediüzzaman Said Nursi gibi büyük İslam alimleri arkalarında Müslümanlara yol gösterici nitelikte önemli eserler bırakmışlardır. Hz. Mehdi, Risale-i Nur Külliyatı’ndan olduğu kadar, bu değerli mütefekkirlerin çalışmalarından da aynı şekilde faydalanacaktır. Bu eserlerin her biri Risale-i Nur Külliyatı gibi gelecek asırları tenvir edecek yani Müslümanlara ışık tutacak, yol gösterecek eserlerdir. Hz. Mehdi geldiğinde tüm bu eserlerin yürürlükten kalkması için hiçbir sebep yoktur. Elbette ki Müslümanlığın esasları hakkında derin tefekkürler içeren tüm bu eserlerden istifade edilecektir. Ancak “Hz. Mehdi’nin, İmam Gazali’nin, İmam Rabbani’nin ya da Mevlana Halid’in eserlerinden istifade etmesi bu İslam alimlerinin son müceddid ya da Mehdi olduklarını nasıl göstermez ise, Risale-i Nur Külliyatı’ndan istifade etmesi de Bediüzzaman’ın son müceddid olduğunu gösteren bir delil değildir”.

Hz. Mehdi olmak ayrı, bir eserin gelecek nesillere ışık tutması, yol göstermesi ayrı bir konudur. Nitekim Hz. Mehdi görevlerini yerine getirirken, dünyadaki tüm bilimsel eserlerden; biyoloji ya da felsefe üzerine hazırlanmış çalışmalardan da faydalanacaktır. Ya da Materyalizmin geçersizliğini ortaya koyarken materyalist felsefe aleyhinde yazılmış bilimsel çalışmaları veya Darwinizm ile ilgili eserleri de kullanacaktır. Hz. Mehdi’nin bu bilimsel eserlerden faydalanması da herhangi bir şeyin göstergesi değildir. Önemli olan Hz. Mehdi’nin dünya çapında yapacağı icraatlardır.

Bir şahsın Hz. Mehdi olabileceğinden bahsedilmek için, bu şahsın herşeyden önce Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde belirtilen özelliklere uyması ve yerine getireceği bildirilen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde ve Bediüzzaman gibi büyük İslam alimlerinin eserlerinde Hz. Mehdi ortaya çıktığında gerçekleşmiş olması gereken pek çok alemet sayılmaktadır. Hz. Mehdi’nin soyu, fiziksel özellikleri, icraatları yüzlerce sahih hadis ile bildirilmiştir. Hz. Mehdi ortaya çıktığında tüm Müslümanlar arasında İslam Birliği’ni kuracak, Hıristiyan dünyasıyla ittifak yapacak, Hz. İsa’yla buluşacak ve birlikte namaz kılacak, Hz. İsa’yla beraber İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Bu özellikleri taşımayan ve bu büyük görevlerin hepsini birarada yerine getirmemiş bir şahsın Hz. Mehdi olmasından bahsedebilmek mümkün değildir. Bediüzzaman da yaşadığı yüzyılın kutbu olarak çok büyük bir iman hizmeti vermiştir ancak bu görevleri yerine getirmemiştir. Bu nedenle Hz. Mehdi olduğundan bahsedebilmek söz konusu değildir. Nitekim kendisi de eserlerinde bunu çok açık bir şekilde ifade etmiştir.

Scroll Up