KENDİSİ İSTEMEDİĞİ HALDE ONA BİAT EDİLECEKTİR
Mehdi… istemediği halde RÜKUN İLE MAKAM ARASINDA ONA BİAT EDECEKLER. (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
İnsanlar nihayet Mehdi’ye gelirler ve Rükun ile Makam arasında, KENDİSİ İSTEMEDİĞİ HALDE ONA BİAT EDERLER. “Eğer kabul etmezsen, boynunu vururuz” derler… (Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Celaleddin Suyuti’nin Tasnifinden Hadisler -Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Kahraman Neşriyat, s. 31)
İLMİ MÜCADELESİNİ TÜRKİYE’DE YAPACAKTIR
MEHDÎ RUM’DAN, TÜRKLERDEN (çünkü, eskiden Türkiye’ye diyar-ı Rum deniliyordu) AYRILMAYACAKTIR. (İş’afü’r-Rağıbîn’den naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzzaman Said Nursi, s. 212)
HZ. İSA (AS) İLE BİRLİKTE HAREKET ETTİĞİ DÖNEM
Hz. Mehdi (as) müminlerle beraber Beytül Makdis’de (Kudüs) sabah namazı kılarken, NÜZUL EDEN (YERYÜZÜNE İNEN) HZ. İSA (AS)’I TAKDİM EDECEK VE HZ. İSA (AS) ELLERİNİ, ONUN (HZ. MEHDİ (AS)’IN) OMUZUNA KOYARAK, “NAMAZIN KAMETİ (FARZ NAMAZI KILMAK İÇİN OKUNAN EZAN; NAMAZA BAŞLAMA İŞARETİ) SENİN İÇİN GETİRİLDİ, BU YÜZDEN SEN KILDIR” diyecek ve nihayet Hz. Mehdi (as), Hz. İsa (as) ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
HZ. MEHDİ (AS) VE TALEBELERİ ROMA’YI MANEVİ OLARAK FETHEDER
… Hz. Mehdi (as) ve talebeleri … (ROMA’YI) TESBİH VE TEKBİRLE MANEN FETH EDECEKLERDİR… (Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Kıyamet Alametleri, s. 204) (Suyuti, el-Havi li’l Feteva, II. 81)
… Hz. Mehdi (as) ve talebeleri … (ROMA’YI) TESBİH VE TEKBİRLE FETH EDECEKLERDİR… O ŞEHRİN (VATİKAN’IN) SURLARI BİR BİR YIKILACAKTIR… (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 204)
DECCALİYET SİSTEMİ İLE FİKRİ MÜCADELE EDER, ONU İNSANLARA HER YÖNÜYLE TANITIR
DECCAL ÇIKINCA ONA KARŞI MÜMİNLERDEN BİR ŞAHIS (HZ. MEHDİ (AS)) YÖNELİR… (Mehdilik ve İmamiye s. 37, Sahih-i Müslim, 11/393’den nakil)
Mümin şahıs (Hz. Mehdi (as)), deccalı görünce: “EY İNSANLAR! RESULULLAH’IN ZİKRETTİĞİ DECCAL İŞTE BUDUR” der… (Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)