1. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde Dünya’nın ömrünün 7000 yıl olduğu bildirilmektedir.
Enes Malik ‘den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDE YEDİ GÜNDÜR. Allah-u Teala buyurdu ki: RABBİN KATINDA BİR GÜN SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN YIL GİBİDİR. Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 88)
Amr bin Yahya, ens hakkında elala’ bin Zeyd’e bildirdik Allah ondan razı olsun dedi ki: Allah’ın Resulu dedi ki (S.A.V): DÜNYANIN ÖMRÜ AHİRET GÜNLERİNDEN YEDİ GÜNDÜR. Yüce Allah dedi ki: Gerçekten senin Rabbinin katında bir gün sizin saymakta olduğunuz bin yıl gibidir.[1]
(Elkesfu An mucavezeti Hazihilumme el Elf ve Elluma fi Ecvibeti el’-Esile, Suyuti, sf. 10)
Ettaberani Elkebiyr de dedi ki: Ahmed bin Ennadril askeri ve Cafer bin Muhammedul Aryani’ye (veya uryani de olabilir) bildirdik (haber verdik) ikisi de dediler ki: Elveliyd bin Abdul Melik bin Serhul Sahrani’ye haber verdik, Süleyman bin Ataul Kureyşilharbi haber verdik, Sullemetu bin Abdillahil Cehni hakkında Amr bin ebi Şeceati bin Rabiil Cehni hakkında Eddehhak bin Zemlil Cehni dedi ki:
Bir rüya gördüm, onu Resulullah’a (S.A.V.) anlattım. Kendindeki sözü zikretti: Ya Resulullah birden ben seninle içinde yedi derece olan bir minberin (kürsünün) üzerindeyim, sen onun en yüksek bir derecesindesin, (S.A.V.) dedi ki: İçinde yedi derece olan minbere gelince, ben onun en yüksek bir derecesindeyim, DÜNYA İSE YEDİ BİN SENE …
(Elkesfu An mucavezeti Hazihilumme el Elf ve Elluma fi Ecvibeti el’-Esile, Suyuti, sf. 10)
Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni ‘den rivayet ettiler.
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (s.a.v.) ‘e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (s.a.v.) ‘e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)
Ehl-i sünnet alimlerinden Hüsameddin el- Muttaki’nin eseri Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman kitabınında yer alan bu hadislere göre Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın ömrünün 7000 sene olduğunu bildirmektedir. Yine birçok ehl-i sünnet alimlerinin eserlerinde örneğin Muttaki Hazretlerinin, Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459’da, Muhammed Tahir b. Ali el-Hindî ‘nin eseri Tezkiretu’l-Mevduat, I/223’de, İmam Sahavî, el-Makasidu’l-hasene(Deylemi’den naklen), I/693, h.no: 1243.’de, El Munavî’nin Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278 (Deylemi’den naklen) de, Bayezid Bistamî Hazretleri’nin Miftahu’l-Cifr adlı eserinde dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğu konusuyla ilgili hadislere yer verilmiştir. Bu da ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla bu konuyu kabul ettiklerini gösteren çok açık bir delildir.
2. Yine büyük hadis alimlerinden ve Hanbeli mezhebinin kurucusu olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden naklettikleri bir hadiste. Peygamberimiz (s.a.v.) kendine kadar dünyada geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek bir takvimin başlangıç tarihine dikkat çekmiştir:
Ahmed İbni Hanbel İlel’inde nakletti. İsmail b. Abdülkerim, Abdüssamed’den O da Vehb’den rivayet etti:
DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman, sf. 89)
Peygamberimiz (s.a.v.)’in, Dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna, Peygamberimiz (s.a.v.)’e kadar geçen zamanın 5600 yıl olduğuna yönelik olarak bildirdiği bu tarihleri belli bir takvime göre değerlendirmek gerekir. Ancak bu tarihler kesinlikle insanlık tarihinin başlangıcı olan Hz. Adem (a.s.)’ın dünyaya indiriliş tarihi olarak değerlendirilmemelidir. Günümüzde nasıl Peygamberimiz (s.a.v.)’in Mekke’den Medine’ye hicreti Hicri takvimin başlangıcı, Hz. İsa’nın doğumu Miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilip tarihi hesaplamalar bu tarihlerin öncesi ve sonrası olarak yapılıyorsa Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu 7000 yıllık vakit de onun döneminde milat olarak kabul edilen bir olaya göre verilmiş olabilir. Peygamberler tarihi boyunca meydana gelen; örneğin Hz. İbrahim (a.s.) ya da Hz. Nuh (a.s.)’ın doğumu, Hz. İbrahim (a.s.)’a peygamberlik görevinin verilmesi veya Hz. İbrahim (a.s.)’ın bir yerden bir yere hicreti ya da Hz. Nuh (a.s.)’ın gemiye binip tufanın başlaması ya da tufanın son bulması ya da başka peygamberlerin hayatlarında gerçekleşmiş benzeri başka birçok önemli olayın tarihini işaret ediyor olabilir. Burada önemli olan, Peygamberimiz (s.a.v.)’in söz konusu bu takvimin başlangıcı üzerinden bir hesap yaparak Dünyanın ömrünün bu takvime göre 7000 yıl olduğunu söylemesi ve kendisine kadar da bu başlangıçtan itibaren 5600 yıl geçtiğini net bir şekilde bildirmesidir.
Büyük ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri ümmetin ömrünün Hicri 1500’ü geçmeyeceğini ifade etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)
BU ÜMMETİN ÖMRÜ BİN SENEYİ GEÇECEK, FAKAT BİN BEŞ YÜZ SENEYİ AŞMAYACAKTIR…
(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 299)
Peygamber Efendimiz (sav) hadislerinde Müslüman aleminin yaşayacağı önemli olayları kapsayan 7000 yıllık bir takvimden bahsetmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri’nin yaptığı açıklamada da ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceği belirtilmektedir:
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)
Ümmetin ömrü ayrıdır dünyanın ömrü ise ayrıdır. Son 1000 yılın en büyük müceddidi Said Nursi Hazretleri Müslümanların Allah’ın emri gelinceye kadar hak üzerinde olacaklarını ve 1506’lara kadar galibane olarak devam edeceğini 1545 tarihinde ise kıyametin kopmasının muhtemel olacağını (Doğrusunu Allah bilir) ifade etmektedir:
“Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır.”
“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder.
(Kastamonu Lahikası, s. 33)
Hem ehli sünnet alimlerinden Berzenci ve İmam Suyuti Hazretleri’nin hem de Üstad’ın Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadisler doğrultusunda yaptıkları açıklamalara göre ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceği anlaşılmaktadır.
[1] Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. (Hac Suresi, 47)