Peygamberimiz (sav)’in haber verdiği olayların hepsinin tahakkuk etmiş olması kadar önemli bir diğer bilgi de Resulullah (sav)’in dünyanın ömrü hakkında verdiği bilgidir. Peygamberimiz (sav) hadis-i şerifleriyle, İslam ümmetinin icabet ömrünün 7000 yıl olduğunu bildirmiş kendisine kadar da bu ömürden 5600 yılın geçtiğini açık bir şekilde ifade etmiştir. 7000’den 5600 çıktığında geriye 1400 kaldığına göre, ayette bildirilen Hz. İsa (as)’ın gelişi, Resulullah (sav)’in müjdelediği Hz. Mehdi (as)’ın çıkışı ve İslam ahlakının dünyaya hakim oluşu Hicri 1400’lerde gerçekleşecektir.
Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen dünyanın ömrü ile ilgili söz konusu sekiz hadis şöyledir:
İbni Asakir diyor ki: Ebu Said Ahmed b. Muhammed Bağdadi (aradaki ravi silsilesi ile) rivayet etti. Enes b. Malik (ra)’dan O dedi ki, Resulullah (sav) buyurdu: Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için, gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişçesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR.
İbni Abiyy diyor ki: Ebu İshak, İbrahim b. Abdullah Nebti, (aradaki ravi silsilesi ile) rivayet etti. Enes b. Malik (ra)’dan O dedi ki, Resullullah (sav) buyurdu: DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDEN YEDİ GÜNDÜR. ALLAH TEALA BUYURDU Kİ: “SENİN RABBİNİN YANINDAKİ BİRGÜN, SİZİN SAYDIĞINIZ BİN YIL GİBİDİR.”
İbni Ebi Dünya, Zemmil Emel’inde diyor ki: Ali b. Said, Hamza b. Hişan’dan, O da Said b. Cubeyr’den rivayet ettiler ki, DÜNYA, AHİRET HAFTALARINDAN BİR HAFTADIR.
İbni Ebi Hatem, Tefsir’inde İbni Abbas’dan rivayet etti ki: DÜNYA, AHİRET HAFTALARINDAN BİR HAFTA OLUP, YEDİ BİN SENEDİR VE BUNUN ALTI BİNİ GEÇMİŞTİR.
İbni Abbas’dan sahih olarak nakledilen şöyle bir rivayet vardır. O DEDİ Kİ: DÜNYA YEDİ GÜNDÜR. HER BİR GÜN BİN YIL GİBİDİR. VE RESULULLAH (SAV) DE ONUN SONUNDA GÖNDERİLDİ. Ashabı Kiramın gördüğü bir rüya Tabarani Kebir’inde diyor ki, Ahmed b. Nadr el-Askeri ve Cafer b. Muhammed-ül Feryabi nakletmişler ki; (Ravi silsilesi ile) Dakkak b. Zeyd-i Cüheni’den rivayet ettiler. O dedi ki: Ben gördüğüm bir rüya’yı Resullullah (sav)’e anlattım. Bu rüyada Peygamber (sav) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi. O BUYURDU Kİ: YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR, BEN DE ONUN SON BİNİNDE OLACAĞIM.
İbni Abd-il Hamid, Tefsir’inde diyor ki; Muhammed b. Fadl, Hammad b. Zeyd’den, O da Yahya b. Atik’den, O da Muhammed b. Sirin’den, O da Müslüman olmuş kitap ehli birisinden rivayet ettiler ki:ALLAH, GÖKLERİ VE YERLERİ ALTI GÜNDE YARATMIŞTIR. RABBİMİN YANINDA BİR GÜN, SİZİN DÜNYA HAYATINDA SAYDIĞINIZ BİN YIL GİBİDİR. VE DÜNYANIN ECELİ ALTI GÜNDÜR, YEDİNCİ GÜNDE KIYAMET KOPACAKTIR. ALTI GÜN GİTMİŞTİR VE SİZ YEDİNCİ GÜNDESİNİZ. Peygamber (s.a.v.) zamanında, Adem (a.s.)’dan beri 5600 yıl geçmiş olduğu Ahmed İbni Hanbel İlel’inde nakletti. İsmail b. Abdülkerim, Abdüssamed’den O da Vehb’den rivayet etti:
DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR. (Ahir Zaman mehdisinin alametleri, Celaleddin Suyuti’nin tasnifinden Hadisler, Ali bin Hüsameddin El-Muttaki, sf. 88,89)
Peygamberimiz (sav) söz konusu hadis-i şeriflerinde özel bir takvime göre bir zaman bilgisi vermektedir. Nasıl ki, Hz. İsa (as)’ın doğum günü, Peygamberimiz (sav)’in Mekke’den Medine’ye hicreti bir takvim başlangıcı olarak alınarak Hicri ve Miladi takvimler oluşmuş ise, aynı bu şekilde Peygamberimiz (sav)’in de, o dönemde kullanılmakta olan belli bir takvime göre böyle bir hesaplama yapmış olması muhtemeldir. Şu an 2010 yılında olduğumuzu söylerken nasıl dünyanın yaşının 2010 yıl olduğunu kastetmiyorsak Peygamberimiz (sav) de, hadis-i şeriflerinde ümmetine dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğunu, kendisine kadar da bu ömürden 5600 yıl geçtiği bilgisini verirken dünyanın başlangıcından itibarenki yaşını kastetmemektedir. Bu tarih; belki Hz. Nuh (as) ya da Hz. İbrahim (as)’ın doğumu, Hz. İbrahim (as)’a peygamberlik görevinin verilmesi veya Hz. İbrahim (as)’ın bir yerden bir yere hicreti ya da Hz. Nuh (as)’ın gemiye binip tufanın başlaması ya da tufanın son bulması ya da başka peygamberlerin hayatlarında gerçekleşmiş benzeri başka birçok önemli olayın başlangıç ve bitiş tarihlerine göre belirlenmiş bir takvim üzerinden hesaplanmış olabilir. Burada önemli olan, Peygamberimiz (sav)’in söz konusu bu takvimin başlangıcı üzerinden Dünyanın ömrünün bu takvime göre 7000 yıl olduğunu ümmetine bildirmesi ve kendisine kadar da bu başlangıçtan itibaren 5600 yıl geçtiğini net bir şekilde bildirmiş olmasıdır.
7000-5600 = 1400
Demek ki Peygamberimiz (sav)’in döneminde, Dünya’nın ömründen sadece 7000 yıllık dönemi kapsayan bir takvim kullanılıyordu. Peygamberimiz (sav) de bu takvimi esas alarak; kendi döneminden, İslam ümmetinin sonuna kadar olan döneme ait bazı bilgiler verdi.
Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri’nin yaptığı açıklamada ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceği belirtilmektedir:
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.” (Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)
Büyük ehl-i sünnet alimi Berzenci Hazretleri ümmetin ömrünün Hicri 1500’ü geçmeyeceğini ifade eder:
“BU ÜMMETİN ÖMRÜ BİN SENEYİ GEÇECEK, FAKAT BİN BEŞ YÜZ SENEYİ AŞMAYACAKTIR…” (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 299)
Son 1000 yılın en büyük müceddidi Said Nursi Hazretleri Müslümanların Allah’ın emri gelinceye kadar hak üzerinde olacaklarını ve 1506’lara kadar galibane olarak devam edeceğini 1545 tarihinde ise kıyametin kopmasının muhtemel olacağını (Doğrusunu Allah bilir) ifade etmektedir:
“Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır.” “Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)
Hem ehli sünnet alimlerinden Berzenci ve İmam Suyuti Hazretleri’nin hem de Üstad’ın Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen hadisler doğrultusunda yaptıkları açıklamalara göre ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu bilgiler vesilesiyle Hz. Mehdi (as)’ın zuhur edeceği ve dolayısıyla da İslam ahlakının dünyaya hakim olacağı ahir zamanın, içinde bulunduğumuz bu yüzyıl olduğu yani Hicri 1400’ler olduğu açıkça görülmektedir.
Ahir zaman hadislerini gizlemek isteyenlerin çabası boşunadır
Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde, Ashab-ı Kiram döneminden itibaren Müslümanların Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ın gelişini özlemle beklediklerinden bahsedilir. Hadislerde ayrıca Peygamberimiz (sav), o dönemde yaşayacak olan müminlere, “karda sürünerek de olsa Hz. Mehdi (as)’ı bulup ona uymaları”nı bildirerek, bu kıymetli asra yetişenlere, Allah’ın lütfuna layık olmaya çalışmalarını öğütlemiştir.
İşte bu kitabın hazırlanmasındaki amaçlardan biri de hem Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ı heyecanla bekleyen Müslümanların hem de bu konuyu merak eden tüm insanların, en doğru bilgilere ve en güvenilir, sahih kaynaklara ulaşabilmeleri; Peygamberimiz (sav)’in, asırlar boyu titizlikle nakledilerek günümüze ulaştırılan kıymetli hadislerinde bu mübarek şahıslar hakkında verilen önemli haberleri öğrenebilmeleridir. Bu vesileyle Müslümanlar, İslam dünyası ve yeryüzündeki tüm insanların huzuru için büyük önem taşıyan bu önemli gelişmeleri daha yakından takip edebilecek ve bu tarihi olaylara daha hızlı ve güzel bir şekilde hazırlanabileceklerdir.
Bu kitabın bir diğer amacı da Peygamber Efendimiz (sav)’den rivayet edilen ahir zaman ve Hz. Mehdi (as) ile ilgili hadis-i şerifleri bir araya getirerek, “Hz. Mehdi (as)’ın gelmeyeceğini”, ya da “bir şahıs olarak değil şahsı manevi olarak geleceğini”, ya da “geçmiş zamanda gelip görevini tamamlayıp sonra da vefat ettiğini”, ya da “bu yüzyılda değil, önümüzdeki yüzyıllarda geleceğini” iddia eden birtakım çevrelere ahir zaman alametlerinin iddialarının doğru olmadığının delillerini sunmaktır. Kitapta hadislerle ilgili hiçbir yorum ve açıklama yapılmamaktadır, çünkü Peygamber Efendimiz (sav)’in ahir zaman ve Mehdiyet ile ilgili hadis-i şerifleri hiçbir açıklama ya da tefsir gerektirmeyecek kadar açık, net ve anlaşılırdır.