SAİD NURSİ HAZRETLERİ KENDİSİNİN ”MEHDİ OLMADIĞINI” RİSALE-İ NUR’DA AÇIKÇA İFADE ETMEKTEDİR

BİR KISIM NUR TALEBELERİNİN SAİD NURSİ’YE MEHDİ DEMELERİ HARAMDIR. BİR KİŞİ İÇİN MEHDİ’DİR DEMEK O KİŞİ İÇİN “İMTİHANA TABİ DEĞİL, KESİN CENNETLİK” ANLAMINA GELİR Kİ, BU ÇOK BÜYÜK BİR GÜNAHTIR. ÇÜNKÜ ALLAH KATI’NDAN BİR VAHYE DAYALI OLMADIĞI SÜRECE HİÇKİMSE İÇİN “KESİN CENNETLİKTİR” DENEMEZ.

 

-1-


Şualar, S. 368:

… Said itiraznamesinde demiş ki: “Ben seyyid değilim. MEHDİ SEYYİD (PEYGAMBERİMİZ (SAV) SOYUNDAN OLAN KİMSE) OLACAK. diye onları reddetmiş.

 

-2-

 

Emirdağ Lâhikası-1, S. 267:

… Ben de onlara demiştim: “Ben, kendimi seyyid (Peygamberimiz’in soyundan) bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beyt’ten (Peygamberimiz’in ailesinden) olacaktır.” 

 

-3-

 

Sikke- Tasdik-i Gaybi, S. 10:


O gelecek zatın ismini vermek, üç vazifesi birden hatıra geliyor; yanlış olur.
 
Hem hiçbir şeye âlet olmayan nurdaki ihlâs zedelenir, avâm-ı mü’minîn nazarında hakikatlerin kuvveti bir derece noksanlaşır. Yakîniyet-i bürhaniye dahi, kazâyâ-yı makbûledeki zann-ı galibe inkılâp eder; daha muannid dalâlete ve mütemerrid zındıkaya tam galebesi, mütehayyir ehl-i imanda görünmemeye başlar. Ehl-i siyaset evhama ve bir kısım hocalar itiraza başlar. Onun için, Nurlara o ismi vermek münasip görülmüyor. Belki “MÜCEDDİDDİR, ONUN PİŞDARIDIR” denilebilir.

 

-4-



Barla Lahikası, S. 162:

O ileride gelecek acib bir şahsın (şaşılan ve hayret uyandıran şahsın) bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı (önceden gelen takipçisi) ve o büyük kumandanın pişdar bir neferi (öncü bir askeri) olduğumu zannediyorum.