Allah Musevileri, hak dine sadık kaldıkları, Peygamberlere itaat ettikleri ve yalnızca Allah’a gönülden iman ettikleri takdirde liderler kılacağını haber vermiştir. Allah’ın hakimiyet vaat ettiği kullarının vasıfları Tevrat’ta şöyle bildirmektedir:
Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir,Allah’ınız Rab’bi sever, yollarında yürür, O’na bağlı kalırsanız… hiç kimse size karşı koyamayacak…Bugün size bildirdiğim Allah’ınız Rab’bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız. (Yasanın Tekrarı, 11:22-27)
Allah İsrailoğulları’na hakimiyet için; Kendisi’ne bağlılığı, Allah’ın emirlerini eksiksiz yerine getirmeyi ve Allah sevgisini koşul olarak bildirmiştir. Tevrat’taki bu pasajın devamında ise, Yahudilere iki yol sunulduğu; imanı seçerlerse nimet, imandan yüz çevirirlerse bela ile karşılaşacakları şöyle bildirilir:
Ve bakın, bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum: Bugün size bildirdiğim Allah’ınız Rab’bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız. Ama Allah’ınız Rab’bin buyruklarını dinlemez, bilmediğiniz başka ilahların ardınca giderek bugün size buyurduğum yoldan saparsanız, lanete uğrayacaksınız. (Yasanın Tekrarı, 11:26-28)
Hakimiyet vaat edilen topluluğun özellikleri, diğer Tevrat pasajlarında şöyle bildirilmektedir:
… Allah’ın Rab, Allah O’dur, Kendisi’ni sevenler ve emirlerini tutanlar için bin nesle kadar ahdi ve inayeti koruyan,… sadık Allah’tır… (Yasanın Tekrarı, 7: 9-10)
Allah’ınız Rab’bi sevin, sözüne uyup O’na bağlanın… söz verdiği ülkede uzun yaşamanızı sağlayacaktır. (Yasanın Tekrarı, 30:20)
Allah’ınız Rab el attığınız her işte sizi başarılı kılacak; çok sayıda çocuğunuz olacak, hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü bol olacak. Rab atalarınızdan nasıl hoşnut kaldıysa, sizden de öyle hoşnut kalacak ve sizi başarılı kılacak. Yeter ki, Allah’ınız Rab’bin sözünü dinleyin, bu Yasa Kitabı’nda yazılı buyruklarına, kurallarına uyun ve bütün yüreğinizle, bütün canınızla O’na dönün. (Yasanın Tekrarı, 30:9-10)
Tevrat’tan bir başka bölümde ise, hakimiyetin Allah’tan korkanlara vadedildiği bildirilmektedir:
Rab’den korkan o adam kimdir?…Canı iyilikte oturacak; onun soyu yeryüzünün varisi olacaktır. Rab’bin sırrı ondan korkanlara olacaktır… (Mezmurlar, 25:12-14)
Yine Tevrat’ta Allah’a tevekkül eden (dayanıp güvenen), alçakgönüllü olan, Allah’a imandan zevk duyan kişilerin, hakimiyete ve Allah’ın nimetlerine varis oldukları bildirilmektedir:
Sen Rab’be güven ve iyilik yap… Rab’den zevk al, O senin içindeki istekleri yerine getirecektir. Herşeyi Rab’be bırak, O’na güven… Rab’be umut bağlayanlar yeryüzünün varisi olacaklardır… alçakgönüllüler ülkeyi miras alacak, derin bir huzurun zevkini tadacak. (Mezmurlar, 37:3-11)
Eğer Allah’ın Rab’bin emirlerini tutarsan ve O’nun yollarında yürürsen,… size söz verdiği ülkede bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak: Rahminizin meyvesi kutsanacak; hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü verimli olacak. Rab ülkenize yağmuru zamanında yağdırmak ve bütün emeğinizi verimli kılmak için, göklerdeki zengin hazinesini açacak. Birçok ulusa ödünç vereceksiniz; siz ödünç almayacaksınız. Ve eğer bugün sana emretmekte olduğum Allah’ın Rab’bin emirlerini tutmak ve yapmak için onları dinlersen ve başka ilahlara kulluk etmek için, onların ardınca yürümek üzere, bugün sana emretmekte olduğum bütün sözlerden sağa ve sola sapmazsan, Rab seni kuyruk değil baş yapacak ve ancak üstün olacak, alt olmayacaksın. (Yasanın Tekrarı, 28:9-14)
Tevrat’ta hakimiyet vaat edilen topluluğun özellikleri toplu olarak değerlendirildiğinde, Allah’ın hakimiyet nasip edeceği kimseler şu vasıflara sahip olacaklardır:
◉ Allah yolunda yaşamak
◉ Herşeyiyle sadece Allah’a yönelmek
◉ Allah’ın emirlerini eksiksiz yerine getirmek
◉ Allah’ı sevmek
◉ Allah’tan korkmak
◉ Allah’a şirk koşmamak
◉ Allah’a bağlı ve sadık olmak
◉ Allah’a dayanıp güvenmek
◉ Allah’a imandan zevk almak
◉ İyilik yapmak
◉ Alçakgönüllü olmak
Tevrat’ta yer alan hakimiyet, samimi olarak iman edenlere müjdelenmiş olan Allah’a imanın ve hak din ahlakının hakimiyetidir. Bu hak din ise “Kim İslam’dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez…” (Al-i İmran Suresi, 85) ayetinde buyrulduğu üzere, Allah Katında İslam’dır.*
* Ek Açıklama:
Dindar Museviler, takva sahibi Müslümanları “Beni Nuh (Nuh’un Çocukları)” kavramıyla ifade ederler. Diğer bir deyişle, Museviler Müslümanları Hz. Nuh (as)’a verilen emirlerin uygulayıcısı olarak görürler. Kuran’da Yüce Rabbimiz Hz. Nuh (as)’a vahyettiklerini diğer Peygamberlere ve Peygamberimiz (sav)’e de vahyettiğini bildirmektedir:
O: “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye dinden Nuh’a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri’ etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi’ne yöneleni hidayete erdirir. (Şura Suresi, 13)
Bir Musevi’nin, Musevi olmayan bir kişiyi “Beni Nuh” olarak görmesi, bu kişinin şu hükümlere uyarak yaşadığının bir ifadesidir:
- 1. Bir ve Tek Allah’a inanmak (Allah’ı tenzih ederiz, şirkin yasak olması)
- 2. Yüce Allah’a derin saygı duymak (Allah’ı tenzih ederiz, küfrün yasak olması)
- 3. Allah’ın verdiği canı korunmak (cinayetin yasak olması)
- 4. Aile kavramını korumak (zinanın yasak olması)
- 5. Mülkü korunmak (hırsızlığın yasak olması)
- 6. Helal et yemek (hayvan canlıyken koparılan parçasını yememek)
- 7. Adaleti sağlamak (adaleti sağlayan mahkemelerin kurulması)
Bu bakımdan bir Musevi için “Müslümanlar”, kendini Allah’a teslim edip, tüm bu hükümleri gözeterek yaşayan takva sahibi kimselerdir. Museviler, Mesih (Hz. Mehdi (as)) döneminde, tüm insanlığın Allah’a boyun eğip, bu en temel yasalara uygun yaşayacaklarını umarlar. Ahir zamanda İslam ahlakının hakim olması ve tüm insanlığın Müslüman olması da, Museviler açısından, tüm insanlığın doğru birer “Beni Nuh” olması olarak görülür.